Taşgetiren: ‘Karşı taraf’ korkusu sandıkta Anadolu hikmetine dönüşüyor
Kararın yazarı Ahmet Taşgetiren, hem hükümetin hem de muhalefetin seçmeni kendisine oy vermeye mahkum bir kitle olarak gördüğünü iddia etti. Demokrasilerde hesap vermenin ve aklamanın önemine değinen Taşgetiren, “Demokraside işin sırrı ‘serbest bırakmama yetkisinin’ farkında olmakta…” diye yazdı. İktidarın kusurları karşısında “odunumu koyarsam kazanırım” ve “ne yaparsam yapayım arkamda büyük bir kitle var” yaklaşımı karşısında.
Taşgetiren’in “Karşıdaki kim?” Yazının ilgili kısmı şöyle:
“Akaryakıt fiyatlarının her geçen gün arttığını gördükçe, et ve sütün yanına yaklaşamayacağını anlayınca, raftaki fiyatların günden güne nasıl çılgınca değiştiğine şahit oldukca adamın canı yanıyor…
Peki, tüm bunları siyasi bir ekibin kararları olarak değerlendirip, o kadroyu oylara uydurmaya mı çalışıyoruz?
‘Karşı taraf’ korkusu sandıkta ‘Anadolu bilgeliğine’ dönüşür ve ‘Düşme süreci’ başlar.
Hükümetin yeni ekonomi ekibi, enflasyonun bu yılın sonunda yüzde 58 (bazılarına göre bu rakamı yakalamanın hayal olduğunu söylüyor), gelecek yıl yüzde 33, 2025’te ise yüzde 15 olacağını açıkladı.
Yani bu ekip bile ‘tek haneli enflasyon’ hedefini öteye taşıdı.
Bu hedeflere bile ulaşılabileceğine inanıyor musunuz? Bu son rakamlar, bilinen Merkez Bankası’nın başarısız olan hedeflerinin yeniden gözden geçirilmesi bağlamında ortaya atılmıştır.
Yoksa bu ekonomi ekibinin 2025’e kadar dayanacağını mı?
Peki soralım: Cumhurbaşkanı değişmedi, Cumhurbaşkanı ekonomi politikalarının da başıydı, her politikanın da başıydı. Peki ekonomi neden bu hale geldi? ‘Yine düzelttik’ ifadesi, ‘berbat ettik’ gibi bir cümlenin devamı değil mi?
Ben şunu biliyorum: Bir siyasi iktidar hata yaptığında, değiştirilebileceğine inanırsa sağlıklı ve dikkatli adım atar. Yanlış yaptığında kendini düzeltecek bilinçli bir toplum yönettiğini biliyor.
‘Hangi hatayı yaparsam yapayım arkamda geniş bir kitle var’ inancı, hükümetleri en azından duyarsızlığa sürüklüyor.
İktidara talip olan takımlara da dikkat etmek gerekiyor: ‘Toplum iktidardan bıktı, önüne odun koyarsam kazanır’ yaklaşımı iktidardaki aldırmazlığın diğer yüzüdür. İktidar bir yönde kendini dayatıyorsa, muhalefet diğer yönde dayatıyorsa, orada iktidar-muhalefet bağı sağlıksız hale geliyor demektir.
Türkiye, iktidarın hatalarına rağmen kazanacağından emin olduğu, muhalefetin “Bu iktidara karşı tek alternatif biziz nasılsa millet bize gelecek, onlar gelmeye mahkum” kısır döngüsü içinde kıvrandığı bir siyaset tabanında yaşıyor. “. Bu durumda iktidar kendini düzeltemez, muhalefet alternatif sunamaz, ülke savrulmaktan kurtulamaz.
Bu durumda, zayıf olan zarar görür. Altta kalanların değerli bir kısmı da ‘İktidara bir şey olmasın’ diyenlerdir.
İşin sırrı, demokrasideki ‘serbest bırakmama gücünün’ farkında olmaktır…” (HABER MERKEZİ)